Pages

6 Mart 2013 Çarşamba

Doğru Bilinen 10 Psikolojik Yanlış

   



     Amerikalı 4 profesör çıkardıkları yeni kitaplarıyla adlarından sıkça söz ettireceğe benziyorlar.

     ''Popüler Psikolojinin 50 Büyük Miti'' adlı kitap yaygın bir şekilde kabul edilmiş bulunan psikolojik yaklaşımların yanlış olduğunu söylüyor.

     Skeptical.com adlı internet sitesinin listelediği, günlük hayatımızda da sık sık başvurduğumuz 10 mit şöyle;






     Beynimizin Yalnızca %10'ununu Kullanıyoruz

     Beyinde sessiz bölge olarak anılan ve ortalama bir insan beyninin sadece %10'ununu kullanıyor cümlesine gerekçe olan kısım sanıldığı kadar büyük değil.

     Araştırmalar gösteriyorki sessiz kısım son derece küçük Ayrıca bilim adamları daha öncede konuşma ve duyma duyuları için çok önemli olan bir beyin bölgesine de ''sessiz bölge'' demişlerdi.

     Bunun bugün böyle olmadığı biliniyor.



     Öfkeyi içinde tutmaktansa ifade etmek daha doğrudur.

    Araştırmalar gösteriyorki öfkeden kurtulmak için bağırmak, duvarı ya da benzeri birşeyi yumruklamak öfkeyi azaltmıyor, aksine arttırıyor. Mesela Amerikan futbolu gibi sert sporlar oynayan sporcuların daha öfkeli olduğu tespit edildi.

     Öfkeyi açığa çıkarmak sadece sorunun kaynağına doğrudan çözüm getiren zamanlarda etkili oluyor. Onun dışında sizi daha da sinirlendirmekten başka bir işe yaramıyor.

     Düşük Seviyede Kendine Saygı Ana Psikolojik Sorunlardan Biridir

     Roy Baumeister ve arkadaşları yaptıkları taramalar sonucunda pek çok araştırmanın bu ifadeyi yanlışladığını buldular. Tespitlere göre kendine az saygısı olan bireylerin insanlar arası ilişkilerinde önemli bir probleme neden olmuyor.

     Alkol ve uyuşturucu kullanımıyla da çok az ilgisi bulunuyor. Ayrıca kendine saygının okul performansına olumlu bir şekilde yansıdığını tespit ettiler. Başarılı öğrencilerin kendilerine saygıları artıyor. En önemlisi kendine saygının düşük olmasının depresyonla yakından ilişkisi olmadığı görülüyor.


     İnsan Hafızası Video Kamera Gibi Çalışır

     İnsan hafızası önemli olayları fotoğraf makinası gibi kaydediyor. Fakat aradan geçen yıllar hatırlanan olaylarda eksikliklere neden oluyor. Yani video kamera gibi herşey aynı kalmıyor.

     Birçok psikolog insan beyninin ''yeniden üreten'' değil ''yeniden inşa eden'' olduğunda hemfikirdirler.

     Hipnoz Uyanıklık Durumundan Farklı ve Nadir Bir Trans Durumudur

     Araştırmalar gösteriyorki hipnozlu insanlar kendilerine söylenen emirlere direnebilir hatta karşı çıkabilir. Karakterlerinde olmayan şeyleri yapmayabilirler.

     Elde edilen verilere göre hipnozlu insanlar oldukça uyanık durumda. Hipnoz alınan cevapları arttırmayı sağlayan bir yöntemden başka birşey değil.




     Zıt Kutuplar Birbirini Çeker mi ?

     Kişiler arasındaki ilişkilerde ''uçlar'' birbirini çekmiyor. Onlarca araştırma ortaya koyuyorki, insanlar kendileriyle benzer karakterdeki insanlarla birlikte takılmayı tercih ediyor. Kendilerinden farklı eğilimleri olan insanlardan uzak duruyor.

     Doğru yaklaşım ''benzer uçlar, benzer uçları çeker'' şeklinde olmalı.


     Mozart Dinlemek Zihni Açar

     Avuturyalı besteci Wolfgang Amadeus Mozart'ın eserlerini dinlemek zekayı arttırmıyor.

     Mozart ya da Bach eserlerini dinleyenlerin test sonuçları hiçbirşey dinlemeyenlere göre daha iyi, ancak bu Mozart ile ilgili değil, bir uyarıcının olması kişiyi daha başarılı kılıyor.




     Yalan Makinası Doğru Sonuçlar Verir

     Filmlerde görmeye alıştığımız, insanların yalan söyleyip söylemediğini kalp atışlarından, vücut ısısından, terlemesinden ve bu gibi fizyolojik değişiklikleri izleyerek anlayan yalan makinası da şehir efsanesi çıktı.

     Yapılan araştırmalar, bu gibi fizyolojik etkilerin kişiden kişiye değiştiğini gösteriyor. Yani doğruyu söyleyen biride yalan makinasına oturduğunda heyecandan terleyebilir.

     Şizofrenler Çift Kişiliklidir

     Şizofrenlerin çift kişilik ya da bölünmüş kişilikli oldukları da tam bir efsane. İnsanlar şizofreni ile bölünmüş kişilik hastalıklarını karıştırıyorlar.

     Bölünmüş kişilik sahibi insanlar birden çok kişiliği içinde barındırıyor. Şizofrenler ise tek kişilik sahibi olmalarına rağmen, ruh durumları değişkendir. Bu sepeple iki hastalık birbirine karıştırılır.

    Dolunay suça eğilimi ve çıldırma vakalarını arttırır

     Latincesi ''luna'' olan ayın dolunay evresine geçmesinin, insanlarda çılgınlık yarattığı düşünülür. İngilizcede çılgınlık ya da delilik anlamına gelen sözcük ise ''lunatic''tir.Yani ay kelimesinden türetilmiştir.

     Konuyla alakalı popüler kültürde yer alan korku filmleri ve kitaplarda insanlarda bu görüşün yer etmesine neden olmuştur. Ancak, gerçekte dolunay ile delilik arasında hiçbir bağlantı yoktur.

Kaynak: Sabah

     

0 yorum:

Yorum Gönder