Pages

10 Şubat 2013 Pazar

Die Welle-Tehlikeli Oyun

"Üçüncü Dalga Deneyi" başlıklı yazımızda anlatılan deneyin film versiyonu.

Sosyal bir deneyimi konu alan 2008 yapımı Alman filmi “Tehlikeli Oyun” (Die Welle – The Wave), Üçüncü Dalga adlı yaşanmış bir deneyi anlatan Die Welle adlı kitaptan uyarlanmıştır.

Faşizmin gündelik hayatın her köşesinde bulunduğunu, donmuş bir halde olsa bile, hayatın damarlarına karışmak için küçücük bir kıvılcım beklediğini ve içerdiği büyük tehlikeleri, bir oyun, tuhaf bir okul deneyi eşliğinde öykülüyor. Alman yönetmen Dennis Gansel’in yönettiği adeta şok edici dram, 1967 yılında ABD’de yaşanan bir okul deneyinden esinlenen bir roman uyarlaması.

Filmin çıkış noktası, "Nazi Almanya'sı bir daha yaşanabilir mi?" düşüncesidir. Bilindiği gibi, siyasi otoritenin mutlaklığının, geçmiş dönemlerden modern devletin hüküm sürdüğü zamanlara değin azalarak varlığını sürdürdüğü düşünülmüştür. Özellikle 20. yüzyılın başlarında demokrasinin ve hiç olmazsa bir nebze insan haklarının oluşmaya başladığı düşünülerek artık büyük bir vahşetin yaşanmayacağı sanılırken Holokost olarak bilinen Yahudi Soykırımı olmuştur. Bu soykırım, faşizmin ne denli ciddi boyutlarda sorunlar doğurabileceğini göstermenin yanı sıra çağdaş ve modern etiketi adı altında vahşeti hayatlarından çıkardığı sanılan toplumların elverişli koşullar oluştuğunda birer cani olabileceğinin kanıtıdır. Nitekim Yahudi Soykırımı'nda herkes "görev bilinci" ile hareket etmiş, toplumun yararı gibi belirsiz bir düşünce zeminine gönülden bağlanarak yapılması gerekeni yaptıklarını düşünmüşlerdir. Diğer bir deyişle, rasyonel bir muhakemeyi bir kenara bırakıp tek tek bireylerin varlığından bağımsız olan bir kitlenin bekası için neyin doğru olduğunu belirleyen bir diktatörün gölgesinde hareket etmişlerdir.

Kuşkusuz, modern devlet anlayışının, demokrasinin ve hatta her türlü ilerici düşüncenin ötesinde bir gerçek olarak orada duran kitlelerin öz ruhu, ilkel birlik ve beraberlik düşüncesi gibi içinde güç, disiplin, yönetim ve lider barındıran oluşumları destekleme taraftarıdır. Dolayısıyla filmin de bizlere göstermeye çalıştığı gibi, kitleleri, bireylerin tek tek düşünce yapısından ve zekasından ayrı olarak ele almak ve en nihayetinde ilkel gibi görünen birçok soykırımın bir daha olmayacağını varsaymamak gerekmektedir.

Yukarıda kısaca değindiğim konuları oldukça başarılı bir senaryo ve oyunculuk ile bizlere sunan Die Welle, aynı zamanda böyle ağır bir konuyu gayet akıcı ve ilgiyi hep ayakta tutan üslubuyla işlemesi bakımından da takdir edilesi bir filmdir.

Eleştirmenlerin olduğu kadar izleyicilerin de beğenisini kazanan yapım, başarılı bir sinema filmi olmanın ötesinde, günümüz dünyasında totaliter rejimlerin ve faşizmin yok edici tehlikesini görmek anlamında gerçek bir ders, hakiki bir deney ve dostça bir uyarı niteliği de taşıyor.

Özellikle toplumun dinamiğine oluşturan ergenler üzerinde, her zaman otokratik bir sosyal grubun yaratılabileceğini gösteren bu film mutlaka izlenmeli...

Ayrıca;
27. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin ‘Uluslararası Yarışma’ bölümünde ‘Altın Lale’ için yarışan düşündürücü dram, Jüri Özel Ödülü’nü kazanarak büyük ses getirdi.

0 yorum:

Yorum Gönder