Şimdi de "Üçüncü Dalga" deneyini sizlerle paylaşıyoruz. Otorite, şiddet ve boyun eğme ilişkisi çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriliyor.
BİZ VE ONLAR
Örgütlü şiddetin formülü oldukça basitleşiyor: Birkaç kişiyi bir araya getiriyoruz. Bunun adına "Biz" diyoruz. Bir başka gruba da "Onlar" diyor ve düşman ilan ediyoruz. Eğer otoritemize inandırabilirsek, artık her istediğimizi yaptırabiliriz. Dünyanın en köklü demokrasisinde bile halk yığınlarını ayağa kaldırıp, beğenmediğiniz başka yığınların üzerine saldırtmanız, eğer reklam kampanyanızı iyi yürütebilirseniz çok zamanınızı almaz.
Gerçekten her istediğimizi yaptırabilir miyiz? Örneği günümüzden alalım. Bir yaşam deneyi olarak başlatılan ve beş gün içinde kabusa dönüşen bir deneyden..
Üçüncü Dalga (The Third Wave), demokratik toplulukların bile faşizme bağışıklı olmadıklarını göstermeyi amaçlamış bir deneydir. Deney, Ron Jones adındaki tarih öğretmeni tarafından, "Mukayeseli Dünya Tarihi" dersinin bir parçası olarak Nazi Almanyası konusunda lise ikinci sınıf öğrencileri üzerinde yürütüldü. Deney, Palo Alto, California'daki Cubberley High School'da gerçekleştirildi.
Jones, öğrencilerine Nazi Almanya'sını öğretirken, öğrenciler kaçınılmaz soruları sormaya başlıyor: Nasıl oluyor da milyonlarca Alman işin içine girdikleri halde sonradan olup bitenlerden haberleri olmadıklarını söyleyebiliyorlar? Yahudi aileler teker teker ortadan yok olurken, onların komşuları ve arkadaşları Almanlar, nasıl oluyor da orada dahi olmadıklarını söyleyebiliyorlar?
Alman halkının Holokost'a nasıl müsaade ettiğini anlatmak yerine, bunu onlara göstermeye karar verdi. Jones, "Üçüncü Dalga" adını verdiği bir hareket başlattığını, hareketin amacının demokrasiyi bertaraf etmek olduğunu söyledi. Demokrasinin bireyselliği vurgulamasının bir engel teşkil ettiği fikriyle Jones, hareketin kilit taşı olarak şu mottoyu belirledi: "Disiplinden, birlikten, hareketten ve gururdan gelen güç."
Pazartesi sınıfa, Nazi'lerin temel kavramı olan "Disiplin"i getiriyor: Sınıfta herkes ayak tabanları yerde, omuzlar dik, göğüs dışarıda olacak şekilde oturacak. Jones tüm öğrencilerin hiç sorun yapmadan boyun eğdiklerini görünce, işi nereye kadar götürebileceğini merak ediyor. Yeni kurallar koyuyor: Herkes soru sorarken veya yanıtlarken sırasından dışarı çıkacak, hazırol vaziyetinde duracak ve mutlaka "Bay Jones" diyecek. Bir süre sonra herkes, çekingen olanlar da dahil, ayağa kalkıp daha iyi sorular sormaya, daha doğru yanıtlar vermeye başlıyor. Hatta öğrenciler arasında işbirliği bile artıyor.
ÜÇÜNCÜ DALGA HAREKETİ
Jones Salı günü sınıfa girdiğinde, gülüşen birkaçı dışında tüm öğrencilerin sert bakışlarla sessiz beklediğini görüyor. Tahtaya gidiyor ve "Disiplinden Kuvvet Doğar" ve onun altına "Birlikten Kuvvet Doğar" diye yazıyor. Öğrencilere defalarca hep bir ağızdan bu sloganları bağırtıyor. Bu bittikten sonra yeni bir selam biçimi gösteriyor: Parmaklar kıvrılmış olarak eller omuza kadar kalkacak. Buna "Üçüncü Dalga Selamı" diyor.
Çarşamba sabahı diğer sınıflardan 13 öğrenci daha derse katılıyor. Jones onları da katarak 43 öğrenciye üyelik kartı dağıtıyor. Üç öğrenciyi de, kurallara uymayanları ihbarla görevlendiriyor. Bu gereksiz oluyor, çünkü yalnızca o gün 20 öğrenci gelip selam vermeyen, olan biteni eleştiren arkadaşlarını ihbar ediyorlar.
Perşembe günü Jones, şimdi 80 kişiyi bulan sınıfa giriyor ve Üçüncü Dalga'nın gerçek nedenini açıklıyor:"Bu" diyor, "yalnızca bu sınıfa özgü bir şey değil. Ülke çapında bir hareketin, Ulusal Gençlik Hareketi'nin bir parçası. Amaç, düzeni değiştirmek için savaşacak öğrencileri yetiştirmek."
Jones, ertesi gün öğle saatinde bir cumhurbaşkanı adayının televizyondan hareketi başlatışını hep birlikte izleyeceklerini söylüyor.
Cuma günü salon 200'ü aşkın öğrenciyle doluyor. Jones kapıları kapatıyor ve başına nöbetçiler dikiyor. Kürsüye geçip selamını veriyor. 200 kol yanıtlıyor. Sonra, "Disiplinden kuvvet doğar" diye defalarca bağırtıyor. Televizyonu açıyor. Dakikalar geçiyor. Bir süre sonra bir öğrenci, "Öyle bir önder yok, değil mi?" diye bağırıyor. Bunun üzerine Jones konuşmaya başlıyor:
"Beni iyi dinleyin. Üçüncü dalga diye bir gençlik hareketi yok. Sizi sömürdüm ve kullandım. Ama sonuçta kendi arzunuzla şimdi buradasınız. Anlamaya çalıştığınız Nazi'lerden ne daha iyi ne daha kötüsünüz. Birer seçkin olduğunuza ve bu odanın dışındakilerden daha üstün olduğunuza inanıyordunuz. Özgürlüğünüzü disiplinin rahatlığına sattınız. Belki gırgır olsun diye katılıyordunuz ve nasıl olsa çıkarım diye düşünüyordunuz. Ama nereye gittiğinizin farkında mıydınız? Nerede duracaktınız? Şimdi gelin size geleceğinizi göstereyim."
BEN GÖREVİMİ YAPIYORUM
Jones bunun üzerine bir film geçirmeye başlıyor. Önce bir Nazi mitingi. Sonra kamyonlara toplanan insanlar. Toplama kampları. Mahkemede, "Ben yalnızca görevimi yapıyordum" diyen insanlar. Sonra da bir yazı: "Herkes sorumluluğunu yüklenmeli. Hiç kimse bu işe şu veya bu biçimde katılmadığını ileri süremez."
Uzun bir sessizlikten sonra Jones, deneyin Nazi Almanya'sıyla ilgili bir sorudan başladığını söylüyor: "Nasıl oluyor da kendi halinde insanlar bu trajediye izin verebildiler ve sonra da olup bitenlerden haberleri olmadıklarını söyleyebildiler? Önümüzdeki birkaç dakika içinde ya da belki yıllar sonra bu soruyu yanıtlama fırsatınız olacak.. Eğer başladığımız doğrultuda gitseydik, faşist zihniyeti tam olarak benimseseydik, kullanıldığınızı, sömürüldüğünüzü, bu deliliği bir yaşam tarzı olarak seçtiğinizi bilmeyecektiniz.. "
Deney, yürültüğü sırada iyi kayıt altına alınmamıştı. Güncel kaynaklara göre, deneyden sadece Cubberly Lisesi'nin "The Cubberly Catamount" adındaki öğrenci gazetesinde bahsedilmişti. Gazetenin sadece iki yayınında kısaca bir yayınında uzun bir makaleyle deneyden ve amacından bahsedilmişti. Jones, 9 yıl sonra deneyle ilgili detaylı bir makale yazdı ve bunu daha fazla makale ile öğrencilerle ve Jones'la ropörtajlar takip etti.
Deney üzerinde, 1981 tarihli The Wave isimli tv filmi ve 1981 tarihli aynı isimli kitap da dahil olmak üzere pek çok uyarlama yapıldı. 2008 tarihli Alman yapımı "Die Welle" filmi de deney üzerine kurgulandı. 2010 tarihinde Jones, deneye katılan öğrencileriyle beraber deney üzerine "The Wave" adında bir müzikal yazdı ve sergiledi.10 Ekim 2010 tarihinde, deneye katılan öğrencilerden Phillip Neel, hikayenin tamamını öğrenciler ve öğretmen ile baştan anlattığı "Lesson Plan" adında bir belgesel film çıkardı.
0 yorum:
Yorum Gönder