Okullarda
son dönemlerde yaşanan şiddet olayları gözleri yeniden rehber
öğretmenlerine çevirdi. 40 bin rehber öğretmen norm kadrosu olan MEB
bünyesinde sadece 16 bin civarında rehber öğretmen bulunuyor
Öğrencisi
tarafından öldürülen ya da şiddet gören öğretmenler, sınıfa pompalı
tüfekle gelen öğrenciler, arkadaşlarının gözü önünde intihar eden
gençler... Amerika ve Avrupa'dan duymaya alışkın olduğumuz bu haberlerin
benzerleri Türkiye'de de sıkça yaşanır hale geldi. Bu olaylar,
'Okullarda rehber öğretmen sayısı yeterli mi ve rehberlik birimleri
görevlerini ne kadar yerine getiriyor?' sorusunu sorduruyor.
Pendik'te
bir ilköğretim okulunda görev yapıyor D.K. Rehberlik birimlerinden
yeterince verim alınamamasının önündeki en büyük engellerden birini
şöyle açıklıyor: "3 binin üzerinde öğrencisi olan bir okulda görev
yapıyorum. Birinci kademede bin beş yüz öğrencimiz var ve tek rehber
öğretmen benim. Bu kadar öğrenciye yetişmem mümkün değil. Bildiğim
kadarıyla Avrupa'da 250 öğrenciye bir rehber öğretmen düşüyor.
Türkiye'de ise hiç rehber öğretmeni olmayan binlerce okul var. Çok fazla
öğrencimiz olduğu için sadece problemleri olanlarla ilgilenebiliyoruz.
Diğerleri arada kaynıyor. Oysa onların da yönlendirilmeye ihtiyacı var.
Öğrenci fazla rehber öğretmen az olunca bu, rehber öğretmenlerin
motivasyonunu olumsuz etkiliyor. Kimi nasıl olsa hepsiyle ilgilenmem
mümkün değil diyor ve yapabileceklerini yapmıyor ve hakkımızda yapılan
'Rehber öğretmenler bütün gün boş boş oturuyor' eleştirileri çıkarmış
oluyorlar."
Rehberlik derslerinde türkü söylettiriliyor
Diyarbakır'da
bir lisede görev yapan F.O. da bir başka soruna dikkat çekiyor: "Sene
başında sınıf rehber öğretmenlerine her hafta rehberlik derslerinde
işleyecekleri etkinlik planını veriyoruz. Ancak maalesef verdiğimiz
planlar uygulanmıyor, dersler ya film izletilerek ya da türkü
söyletilerek boş geçiriliyor. Oysa o planlarda öğrencileri şiddet,
taciz, verimli ders çalışma teknikleri, meslek seçimi gibi konularda
bilgilendirecek faydalı konular bulunuyor. Rehberlik öğretmenlerinin,
idare, sınıf rehber öğretmenleri ve velilerin desteği olmadan tek başına
sorunları çözmesi beklenmemeli. Elimizde sihirli değnek yok ki!"
Benzer
bir soruna değiniyor Bakırköy'de görev yapan K.Ç.: "İş yükümüz çok
fazla. Müdürüm, 'Ne gerek var bu kadar kendini hırpalamaya?' diyor.
Önceki müdür ise başkanlığını yaptığı rehberlik yürütme toplantılarına
bile katılmaz, sen halledersin derdi. Sonra da çocuklar 'sorunlu' diye
şikâyet ediyoruz. Peki, biz üstümüze düşen görevi ne kadar yerine
getiriyoruz?" Öğretmenlerin çoğu verdiğimiz programları kâğıt üzerinde
uygulamış gibi gösteriyor. Öğretmenleri denetleme gibi yetkimiz yok.
Buna rağmen müdür, 'siz denetleyin' diyor. Bir öğretmen diğerini nasıl
denetler?"
Beyoğlu'nda
görev yapan R.S'nin söyledikleri yürek burkuyor: "Okulda göreve
başladığım ilk gün müdür yardımcısı zil çaldığı için öğrencileri derse
sokmaya çalışıyordu. Girmediklerini görünce 'Geri zekalılar, hayvanlar
girin içeri çabuk'! diye koridoru inletti. Müdür ise öğrencilerden
bahsederken bunların hepsi 'canlı bomba' terimini kullanıyordu. Böyle
bir yaklaşımla hangi çocuğa yardımcı olabiliriz ki? Sabır sınırlarını
zorlayan öğrenciler var. Çalıştığım okulda sayıları hiç de az değil.
Ancak onların evde baş ettikleri sıkıntıları bir bilseler... Çocuk
okulda da aradığı şefkat ve ilgiyi göremeyince iyice agresifleşiyor."
Babası
tarafından cinsel istismara uğrayan kız çocukları, ailesinden gördüğü
şiddetten ötürü evden kaçmak zorunda kalan gençler, annesi öldüğü için
evin sorumluluklarını yerine getirmekten 3. sınıfa geçmiş ancak hala
okuma yazma bilmeyen öğrenciler... Rehber öğretmenleri bu tarz olaylarla
son yıllarda daha çok karşılaştıklarını ve böyle öğrencilerin şiddete
eğilimli olması ya da sınıf ortamında problem çıkarmasının kaçınılmaz
olduğuna dikkat çekiyorlar.
İl
Milli Eğitim Müdürlüğü'nden görüştüğümüz bir yetkili, bakanlığın en
uygun puanla rehber öğretmen atamalarını yaptığını söylüyor ve ekliyor:
"Bu sene İstanbul'a 1200 norm kadro açıldı ve müracaat eden herkes
atandı. Sorun bakanlıkta değil, üniversitelerin kontejanlarıyla ilgili
bir durum. Buna rağmen rehber öğretmen sayısı az olan ilçelere valilik
onayıyla takviye yapıyoruz. Şu anda önceki yıllara göre rehber öğretmen
sayısı çok daha iyi. Bin beş yüz öğrenciye bir rehber öğretmen düşüyor
düşmesine de bu öğrencilerin hepsi problemli değil ki!"
Okulların risk haritalarını çıkarmak şart
Adem
Solak (Üsküdar Üniversitesi Şiddet ve Suçla Mücadele Merkezi Müdürü):
Yılda yaklaşık bir milyon çocuk fail ya da mağdur olarak adliye
kayıtlarında yer almakta. Çeşitlenen ve radikalleşen çocuk suçları ve
mağduriyetleri karşısında Milli Eğitim Bakanlığı gerekli düzenlemeleri
yapamadı. 40 bin rehber öğretmen norm kadrosu olan MEB bünyesinde sadece
16 bin civarında rehber öğretmen bulunuyor. İlgili mevzuat, gelişen
ihtiyaçlar, bilimsel raporlar rehberlik hizmetlerine psikolog, sosyolog
ve diğer ilgili uzmanların acilen yer almasını öngördüğü halde henüz
bakanlık bu yönde adım atmadı. Dünyada sosyolog kadrosu olmayan tek
eğitim bakanlığı bildiğim kadarıyla bizim bakanlığımız! Bugün
okullardaki öğrenci sorunları sadece bireysel sorunlar değil daha çok
aile, çevresel, medya vs. bağlantılı sorunlar. Acilen eğitim ve aile
sosyologlarının devreye sokulması gerekiyor. Okullara doldurulan özel
güvenlik görevlileri, okul polisleri, okul komiserleri bu kötü gidişatı
asla dönüştüremez.
Çocuklarla
ilgili önleyici/iyileştirici hizmetlerin milli eğitim, adalet, aile ve
sağlık bakanlıklarınca acilen geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması
gerekir. İllerin, ilçelerin, okulların bilimsel sosyal risk haritaları
da bir an önce çıkartılmalı.Felsefe grubu öğretmenlerinin önü açılmalı
HABER KAYNAĞI İÇİN TIKLAYINIZ.
0 yorum:
Yorum Gönder