Pages

25 Ocak 2013 Cuma

''Helal Olsun''


    
     Petir canavarı Zengo yakalandı.Beş vilayet sınırı içinde sindirip sındırmadığı hiç kimse kalmamıştı.İnsanları titreten haydut,en sonunda kapana kısıldı.Hükümet konağı önündeki caddeden geçerken bütün yol boyu onu görmeye gelenlerle dolmuştu.İki eli,iri baklalı bir zincire vurulmuştu.Sarkan zincirin ucu yerde sürünüp şakırdıyordu.Sağında iki candarma,solunda iki candarma,arkasında beş candarma vardı.
Herkes onu merak ediyor,görmek istiyordu da yine de kimse yanına sokulamıyordu.Arkadaki meraklılar,Petir canavarını görmek için öndekileri ittikçe,öndekiler geri direniyor,canavara sokulmaktan ürküyor- lardı.Candarmaların arasındaki Zengo ilerledikçe,kalabalığı bıçak gibi yarıyor,önü açılıp  boşalıyordu.Ama kaçışan halk,uzaktan da olsa,Zengo'ya bir tükürük atmaktan geri durmuyordu.Zengo'ya taş atanlar bile vardı.Yaşlı kadınlar yumruklarını sıkıyorlardı."Kahrol Zengo!.."  "Geber Zengo!.."
    
      Her eşkıyanın az çok bir iki seveni bulunur.Hiç değilse yakın hısımları sever.Zengo'yu bir tek kişi öz kardeşi bile sevmiyordu.Onun için bir an önce asılmasını isteyenler,kendi köylüleri,yakın hısımlarıydı.
En azgın,en azılı eşkıyanın bile,uydurma da olsa birkaç iyiliği anlatılır,eşkıyanın en canavarı bile masallaştırılır."Zengini soyar,yoksula verir" derler."Öksüz kızlara düğün dernek yapar"derler.Zengo için hiç  kimse iyi bir şey söylemiyordu.Bu Zengo,çocukluğundan beri canavardı.Adam öldürmekten,ama hiç yoktan cana kıymaktan zevk alıyordu.Öldüreceği adamın zengin ya da yoksul,kadın ya da erkek,yaşlı ya da genç olması onun için hiç iyi değildi.Yıllarca dağlarda bir başına gezmişti.Yanına kimse sokulamazdı ki onunla arkadaş olsun.Yakalandığı zaman üstünde beş liraya yakın bozuk para çıkmıştı.Oysa öldürdüğü her adam   dan onar lira almış olsaydı,ceplerinin altınla dolu olması gerekirdi.Parası yoktu.Çünkü para için adam öldürmüyordu.O,öldürmek için öldürüyordu.Belki de bütün insanları öldürüp,bu koca yeryüzünde tek başına rahatça yaşamak istiyordu.Daha doğrusu niçin adam öldürdüğü belli değildi,bunu,belki kendisi de bilmiyordu.
     
     Çocukluğunda yakaladığı tavukların başını dişleriyle koparırmış.Sonra kedilerin gözlerini oymaya,köpeklerin karnını deşmeye başlamış.
     
     Dağa ilk çıkışı,evliliğin ilk gecesi olmuş.Zengo,köyünün en zengini.Yalnız kendi köyünün değil,bütün bura köylerinin en zengini.Böyle olduğu için de çok güzel bir kızla evlendi.Kızın babasına yüz koyunluk sürüyle üç yüz de altın verdi.Kızı aldı.Kız,gerdeğe girecekleri güne kadar  Zengo'nun yüzünü görmemişti.İlk o gece gördü.Görmesiyle de bir çığlık atıp,iki elini yüzüne kapayarak kaçması bir oldu.Ama kaçacak yer yoktu.Zengo,kapıyı tutmuştu.Kız iki avucu yüzüne kapalı,çığlık çığlığa duvara sırtını verip köşeye büzüldü.Parmaklarının arasından Zengo'ya bakıp çığlığı basıyordu.Zengo'yu görüp de korkmamak olanaksızdı.Boyu iki metreyi aşkındı.Elleri kürek kadar iriydi.Ya hele yüzü... Doğdu  ğu zaman,katır başlı çocuk diye bütün köylü şaşırmıştı.Bu baş,yalnız katır başına da benzemiyordu.Biraz katır,biraz domuz,biraz manda... Şaşılası bir baş.Bütün hayvanlara benziyor yalnız insana benzemiyordu.
Anasının bu çocuğa bir ayıdan gebe kaldığını söyleyenler bile vardı.Zengo büyüdükçe daha korkunçlaştı.Tepegözlü,fincan iriliğindeki iki gözünün biri alnında,biri de yan aşağıdaydı.İri burnu,suratına saplanmış bir bıçağın sapı gibi duruyordu.Yanpiri,kocaman ağzı vardı.Çiğ pirzola gibi alt dudağı sarkık,iri dişleri de görünürdü.Bütün yüzü kıllarla kaplıydı.Güzel gelin.Zengo'yu böyle görünce korkudan titreyerek köşeye büzüldü.İki eliyle yüzünü kapadı.Parmaklarının arasından Zengo'ya baktıkça çığlığı basıyordu.Zengo gülümsemeye çalıştı.Ama beceremedi.Çünkü,nasıl gülündüğünü hiç bilmiyordu.Geline doğru,ellerini açarak yürüdü.Maksadı geline gülümsemek, "Korkma,korkma benden," diye ona yalvarmaktı.Ona yalvaracak,insan olduğunu söyleyecek, "Bağırma,istersen vazgeçelim.Yarın sabah babanın evine git!.."diyecekti.Ama    gelin,bunu anlayamadı.Zengo'nun ellerini açıp üzerine yürüdüğünü görünce,boş bir çuval gibi bayıldı.Zengo,hiç soğukkanlılığını yitirmeden gelini okşaya okşaya boğdu.Sonra onu koynuna alıp sabaha kadar bera ber yattı.Gün ışımadan da başını alıp dağa kaçtı.
     
     Aradan bir hafta geçmeden Zengo,kızın babasını öldürdü.Ama bu,başka cinayetlere benzemiyordu.Adamı lokma lokma doğramış,her lokmasını köy yoluna serpmişti  Ertesi sabah yollarda parmaklar,kulaklar,burun gördüler.Zengo,daha sonra kendi iki kardeşini öldürdü.Kız kardeşini,başından aşağı gaz dökerek geceleyin tutuşturmuştu.Ağabeysini de bir gece baltayla parçala-yıp başını,kollarını,gövdesini,ayaklarını ayrı ayrı ağaçlara astı.Bundan sonra Zengo'nun cinayetlerinin ardı arkası gelmedi.Önce kendi hısımlarını öldürdü.Çocuk demiyor,kadın demiyor,öldürüyordu.En sonunda yakalanan Zengo,hapishanenin bodrumundaki hücreye atıldı.Mahkemesi başladı.Zengo avukat tutacaktı.Ama parası yoktu.Köyündeki topraklarını sattı,eline çok büyük para geçti.Bu kez de kendisini savunacak avukat  bulamadı.Hiçbir avukat onun davasını almak istemiyordu.Alsalar neye yarardı! Hiçbir avukat,Zengo'yu idamdan kurtaramayacağını biliyordu.Ama en sonunda avukat buldu,ve çok para verdi avukata.Zengo, avukatının kendisini yalnız idamdan değil,hapisten bile kurtaracağına inanıyordu.Mahkeme uzun sürdü.Sonunda sıra avukatın Zengo'yu savunmasına geldi.Avukat ayağa kalktı,öksürdü.Titrek,korkulu bir öksü-rüktü bu.Zengo'nun savunulacak bir yanı yoktu.Bütün suçları kanıtlarıyla ortadaydı.Avukatın,Zengo'yu savunacak gerçekten bir sözü yoktu.Söze başladı.
     
     "Pek muhterem reisim ve pek muhterem yüksek mahkeme heyeti...Müvekkilim masumdur.Onun masumiyetini anlamak için temiz nasiyesine,şefkatle bakan gözlerine bir nazar atfetmek kafidir sanırım.Yük-sek mahkemenizden rica ederim.Sanık mevkiinde bulunan müvekkilime dikkatle bakınız.Kendisine isnad edilen bunca suç,bu masum,bu temiz,bu açık çehreden beklenebilir mi? Hayır.Edilemez.

     Avukat heyecanla tam bir saat konuştu.Ama bütün çabası boşa gitmişti.Sözlerinin hiçbiri,ne yargıçlarda,ne dinleyicilerde olumlu bir etki yaptı.Nasıl olsa Zengo'yu kurtaramayacağını bilen avukat,hiç olmazsa sanıktan aldığı parayı hak etmek için konuşmuştu.Yalnız bir kişi,avukatın söylediklerinden üzüntü duymuştu.Ağlıyordu.Bu adam,Zengo'ydu.Alnındaki fincan iriliğindeki gözü yaşarmıştı.Avukatına bakarken gülümsemeye çalışıyordu.Mahkeme karar için bir ay ileriye atıldı.Zengo,salondan çıkınca avukatın elini öptü.Bütün hayatında,kendisine "iyi"diyen tek kişi bu avukattı.Hapishaneden avukatına beş bin lira da- ha gönderdi.Daha önce de çok para vermişti."Helal olsun,böyle avukata helal olsun..."diyordu.Yargıç kararını bildirdi.İDAM! Zengo,avukatına gülümsüyordu.Hapishaneden avukatına ikinci kez beş bin lira daha gönderdi."Helal olsun, böyle avukata, helal olsun..."diyordu.İdam kararı Meclis'te onaylandı.Zengo,gülüyordu,sevinçliydi.Zengo,bütün parasını avukata bıraktı.İdam sehpasına götürülmek için hücresin-   den alınırken Zengo:"Helal olsun,böyle avukata,helal olsun..."diye söyleniyor,gülümsüyordu.

     Sevgi eksikliği her zaman bir Zengo yaratmaz,ama dünyada küskün,kendini değersiz bulan,kendini ve insanları sevmeyen kişiler ortaya çıkarır.Benlik bilinci,geçmişte kişiye nasıl davranıldığı,neler söylenildiğiyle oluşur.Benlik bilincini değiştirip,kendini tanıma yoluyla yeniden biçimlendirme yoluna geçilmezse,gerçeğe uymayan benlik   bilinci,ömür boyu sürer. (Hikaye Aziz Nesin'in, KAYNAK: YENİDEN İNSAN İNSANA(DOĞAN CÜCELOĞLU).

(Yazıyı İnönü PDR'den Nedim Ak gönderdi).

0 yorum:

Yorum Gönder