Bu metin Prof. Dr. Üstün Dökmen'in 20.03.2012 tarihli yazısından alınmıştır.
Skylife dergisinin Kasım 2010 sayısına ilişkin küçük bir eleştiride bulunmak istiyorum. Aslında neyin küçük, neyin büyük olduğu konusu görecelidir. Bu yüzden bazı küçük şeylerin önemli hatalara, hatta toplumları pozitif bilimden uzaklaştırmak gibi telafisi imkansız felaketlere yol açabileceğini unutmamak gerekir.
Adı geçen derginin Kasım 2010 sayısında ''Türk Müziği ile Tedavi'' başlıklı bir makalede Türk müziğindeki her bir makam akrep, yengeç gibi bir burçla ilişkilendirildikten sonra bu makamın -ve yanı sıra makama ait burcun- hangi hastalıkları iyileştirdiği tek tek sıralanmıştır. Birkaç örnek vermek gerekirse;
Rehavi Makamı (terazi burcu): Saü omuz ve baş ağrılarında. (Dikkat buyurun, anlaşılan bu makam sol omza etki etmiyormuş.) Ayrıca mide ve basenler için yararlıdır. ( Bu makamın basenlere nasıl yararlı olduğu makalede bahsedilmemiş, muhtemelen bu müziği dinleyen hanımların basenleri incelecektir.)
Büzürk Makamı (Aslan Burcu): Beyin hasarlarına iyi gelir.
Zengüle Makamı (Başak Burcu): Menenjite iyi gelir.
İçlerinden birkaç örnek sunduğumuz makalenin içinde iki temel hata sergilenmektedir;
1-) Türk müziği makamlarının burçlarla herhangi bir ilişkisi yoktur. Üstelik yıldız falının, burçların, pozitif bilimle, mantıkla uzaktan yakından bir ilişkisi yoktur. (Yıldız falı Sümerler zamanında ortaya çıkmış bir bilgidir. Sümerlerden bu yana gökteki yıldızların konumu değişmiştir.) Ayrıca burçların insan karakterini etkilediği konusunda tek bir bilimsel araştırma yoktur. İnsanın karakterini genetik yapısı, içinde yaşadığı fiziksel ve sosyal çevre ve hayatı boyunca öğrendiği şeyler etkiler. Kırk yaşındaki bir insanın genetik yapısını yok say, tüm öğrenme yaşantılarını yok say, kırk yıldır davranışlarını sadece Merkür'ün idare ettiğini iddia et. Bu iddia saçmadır. Türk müziği makamları ile olmayan burçları eşleştirmek daha da saçmadır.
2-) Müzik insanları rahatlatabilir, gevşemelerini, kendilerini iyi hissetmelerini sağlayabilir. Ancak müzik tedavi etmez. Yani birtakım semptomları salt müzik yoluyla gideremezsiniz. Uyumadan önce içilen ayran ve ılık süt, sizi rahatlatabilir, uyumanızı kolaylaştırabilir. Ancak ayranla depresyon tedavisi olmaz.Benzeri şekilde sadece müzik dinleterek bir takım psikolojik semptomları, beyin hasarlarını, karaciğer ilhataplarını veya menenjiti yok edemezsiniz. Makamların ve burçların bu tür hastalıkları giderdiği yolunda bilimsel araştırmalar yoktur.
Skylife da ki okuyup da söylenenlere inanan bazı kişilerin hekime gitmek yerine saz heyetine başvuracaklarını düşünmek tüyler ürperticidir. Makaleyi yazanların tıpla, psikoloji ile herhangi bir alakaları olmadığı anlaşılmaktadır.
İlgili makalede bir takım kliniklerde Türk müziği ile tedavi konusunda bilimsel araştırmalar yapıldığı iddia edilmektedir. Müziğin rahatlatıcı etkisi konusunda, tıbbi tedavi sonrasında rehabilitasyonda kullanılabilecek bir unsur olup olmadığı konusunda araştırmalar yapılıyor olabilir. Ancak bu kurumları menenjitin veya beyin hasarlarının tıbbi yollara başvurmaksızın yalnızca müzikle tedavi edildiğini iddia etmek ya da bu izlenimi uyandıracak beyanlarda bulunmak bu kurumlara ciddi bir haksızlıktır.
Türk müziğinin maymuncuk olarak algılanmaya ihtiyacı yoktur. Toplumun ise pozitif bilime, akılcı tıbba ve amacından saptırılmamış güzel müziklere ihtiyacı vardır.
(Not: Naçizane, Şakir Ağa'nın Yörük Semai'sini, Giray Han'ın Mahur Peşrev'ini, Beethoven'ın Ay Işığı Sonat'ını, Faure'nin Pavane'ını veya Zeki Müren'in herhangi bir şarkısını dinlemenizi tavsiye ederim. İyileşmek için değil, kendinizi iyi hissetmeniz için.)
Prof. Dr. Üstün Dökmen
Kaynak: Üstün Dökmen
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder